marka oluşturma

Marka Oluşturma Süreci ve Tutundurma

Marka oluşturma sürecinden önce geleneksel olarak bilinen “marka” kelimesini şöyle özetleyebiliriz. Marka, bir işletmenin ürünü veya hizmetini bir başka işletmeninkinden ayırt etmesini sağlayan, sözcük, şekil, harf, sayı, ürünün biçimi veya ambalajı gibi ürün veya hizmeti ifade eden her türlü işarettir.

Marka oluştururken izleyebileceğiniz adımlar nelerdir? Fikrin doğuşundan tutundurmaya kadar olan bir marka sürecinin bulunduğu bir içerik hazırlamaya çalıştım. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar diliyorum.

Marka oluşturma süreci

  1. Önceliğinizi belirleyin
  2. Marka adı
  3. Amblem ve Logo
  4. Sadelik prensibi
  5. Konumlandırma
  6. Tanıtım süreci
  7. Reklam süreci
  8. Algı yönetimi
  9. Bilinirlik

 

Önceliğinizi Belirleyin

Ürün veya hizmet son kullanıcıya ulaşan bir şey olmasına rağmen şirket; finans, üretim, pazarlama, lojistik, servis gibi birçok işi koordine eden bir yapıdır. Marka oluşturma sürecinde bütün olarak düşünüp ağırlıklı olarak ürün veya hizmetinizi öne çıkarmaya odaklanmanız en doğru karar olacaktır.

Şirketiniz olası durumlarda yeni ürün veya hizmeti pazara sunarak yoluna devam edebilecekken. Markanız için şirketinizi öne çıkarmanız halinde bu esnekliği sağlayamazsınız. Bu algıyı her geçen gün geri kazanmanızda güçleşecektir.

 

Marka Adı

Bir marka için en önemli unsurlardan biri ismidir. Eğer bu süreçlerden birinde acele etmeniz gerekmiyorsa o bu süreç olmalı. Marka oluşum sürecinde hangi basamakta olursanız olun. İleriki süreçlerde yapılabilecek isim değişikliği hem zaman hem de ciddi boyutlarda maliyet kaybına yol açması kaçınılmaz hale gelir.

Başarılı bir marka adı araştırırken, kısa ve öz olmasını tercih edin. İki ve daha çok kelimeden oluşan bir marka işinizi daha iyi tanımlıyorsa, anlaşılabilir ve telaffuzu kolay olmasına özen gösterin.

Örnek: Facebook, Snapchat, Turkcell, Petrol Ofisi, İş Bankası …

Kendi semtinizde dahi bu ürünü veya hizmeti verecek olsanız da bir web sitesi kurmayı düşündüğünüzde bunu globale açmış olursunuz. Bu daha çok kişiye ulaşma adına güzel görünse de sorumluluğu arttıran bir süreç olduğundan markanın adının global anlamda ne manaya geldiğine çok dikkat etmeniz gerekmektedir.

Global bir marka yaratıyorsanız bunun için Türkçe karakter kullandığınızda farklı dillerde okumayı yine zorlaştırmış olabilirsiniz. Bu ve farklı nedenle yurtdışında yeni bir isimde anılmak zorunda kalabilirsiniz.

Örnek: Arçelik yerine Beko, Burger King yerine Hungry Jack’s, Rexona yerine Sure, Lay’s yerine Walkers …

Ufak bir not; Marka adını buldunuz mutlaka domain sorgulaması yapın. Daha önce o isimde domain alınmış olmasın. Örnek: Pegasus hava yollarının pegasus.com yerine flypgs.com adresini kullanmak zorunda kalması gibi.

Marka ismi araştırırken Duygu Phillips’in “İsmin Marka Hali” adlı kitabını önerebilirim. Okuması keyifli ve size bu süreçte gerçek bir rehber olacaktır.

Amblem ve Logo

Bu konuda söylenebilecek çok şey var. Özetle söylemek gerekirse amblem için simge, logo içinde tek yazı veya ikisinin bir bütünü diyebiliriz.

Logonun oluşumu, renkleri, karakteri, tasarımı yani hikayesi en az markanızın adı kadar önemlidir. Logonuzu oluştururken ürüne, işinize, kurum kültürüne, hedef kitlenize ve daha birçok açıdan markanıza uygun olduğuna emin olduğunuz bir tasarımı tercih etmeye özen gösterin.

Modern ve yenilikçi bakış açısına sahip logo örnekleri için en iyi logo tasarım örnekleri adlı makaleyi inceleyebilirsiniz.

İsim değişikleri pek sık rastlanmasa da yıllar içerisinde firmalar logolarında bazı değişlikler yapma gereksinimi duyarlar. Bunlar genellikle; yenilendiğini, büyüdüğünü, geliştiğini, gençleştiğini açıkçası değiştiğini kullanıcılarına kanıtlamanın en etkili yöntemlerinden biridir.

Örnek: Mercedes, Fiat, Google, Shell, Pepsi, Ford … gibi firmalar yakın tarihlerde ufak dokunuşlarla yaparken. Arçelik, Boyner … gibi uzun süreçler sonrasında değişimlerde görmek mümkün.

Tüm logolardaki bu değişimlerin hepsinin ortak bir yanı da bulunuyor. O da verilmek istenen mesajı daha sade bir şekilde sunmaktır.

Ufak bir not; Logo tasarımı onaylandıktan sonra mutlaka marka patentine başvurmayı unutmayın. Tasarımınızın başkaları tarafından kullanılmasını engellemiş olursunuz.

 

Sadelik Prensibi

Markanıza bir hedef belirleyin ve sadece o sektöre/kategoriye odaklanmaya çalışın. Bunu içinde ürün veya hizmetinize ait SWOT analizi oluşturarak odak noktanızı belirleyebilirsiniz. Bu sayede hem kullanıcılar açısından hem de şirket faaliyetlerinizdeki anlam kargaşasının önüne geçmiş olursunuz. Örnek:

Sadelikten şaşmayın. Ancak çeşitlik seçeneklerle ürün veya hizmetinize ufak zenginlikler katmayı da ihmal etmeyin.

 

Konumlandırma

Planlarınızı daima uzun vadeli ve geniş perspektifte oluşturmaya çalışın. Bu bakış açısı markanızın tüm süreçlerini etkileyeceğini unutmayın. İnsanlar markanızı konumlandırdığında o ilk algıyı değiştirmek çok zor olabilir. Bu nedenle markanızın ne şekilde anılmasını istediğinizi iyi belirleyin.

Örnek: Yatak üretimi ile başlayan Yataş markasının ev tekstili ürünleri satmasına rağmen hala ilk tercih sebebi yatak ürünleri olması. Yemek kartı olarak Türkiye’de kartlı ön ödemeli sistemi başlatan Multinet, konaklama, akaryakıt, giyim gibi birçok hizmet sunmuş olsa da yıllarca yemek kartı olarak anılması.

Şirketinize ait alt markalar oluşturarak her birine ayrı konumlandırmalar yapabilirsiniz. Örnek: Ülker markası çatısı altında 11 ana toplam 44 kategoride, 300’den fazla alt markası bulunuyor.

 

Tanıtım Süreci

Markanızla son kullanıcıya dokunmaya ve onunla duygusal bağ kurmaya çalışın. Bu sizin tanıtım sürecinizi hızlandıracaktır. Reklam vermek bir tanıtım şekli değildir. Tanıtım, sizin ne dediğinizden çok başkalarının markanız hakkında ne dediğine bağlıdır.

Markanız kullanıcılara ne kadar fayda yaratıyorsa tanıtımınızda o kadar çok kişiye ulaşacaktır. Siz ürün ve hizmetinizin kullanıcılara faydasından bahsettiğiniz ve kullanıcı yaşamış olduğu deneyimi kendi çevresi ile paylaştığını düşünecek olursanız. Türkiye gibi bağları güçlü ve yakın çevresinden aldığı fikirlere önem veren bir toplum olarak bu başarı kaçınılmazdır.

Reklam Süreci

Markanızı yarattınız ve sürekliliğini sağlamak için reklama ihtiyaç duyabilirsiniz. Bu süreç dönemsel olarak da olabilir tüm zamanlarda olabilir. Örnek: Coca Cola markasının Ramazan ayı öncesi TV reklamlarına daha çok ağırlık vermesi.

Hatırlanmanın yanı sıra oluşturduğunuz alt markaların reklamlarını veya özel günlerdeki kampanyaları kullanıcılara ulaştırmak içinde reklam verebilirsiniz. Ancak sunu yaparken hedef kitleyi iyi belirlemeniz gerekmektedir.

Üretim kapasiteniz ve lojistik alt yapınız uygun olmaması halinde yüksek oranlarda reklam vermenizi öneriyorum.

Örnek: Şehir fırsatlarının yaygın olduğu dönemlerde insanlar bu siteler üzerinden reklam verdiler ancak, o kadar büyük kitlelere hizmet veremedikleri için müşteriler tarafından olumsuz yorumlara maruz kaldılar. Böyle bir duruma maruz kalmamak için “Ayağını yorganına göre uzat” doğru bir söz.

Hedef kitlenizi belirlediniz ve kapasitenizi de tespit ettiniz. Reklam kanalı olarak da dijitali tercih ettiniz. Bunu yaparken mutlaka bir uzmana danışmalısınız. Çünkü dijital ölçülebilir güzel bir reklam kanalıdır. Ancak doğru şekilde yönetilmediği taktirde reklamınız para kaybından başka bir şey olmaz.

Dijitalde vereceğiniz bir reklamın akışını takip edebiliyor olmanız ve datayı ilerde yeniden nasıl değerlendirebileceğinizi de iyi bilmeniz gerekiyor.

 

Algı Yönetimi

Markanız için yapmış olduğunuz konumlandırma (5.madde) sonrasında tüketicinin bilinç altında bir yer ediniyorsunuz.

Örnek: Coca Cola’nın aileyi bir araya getiren bir içecek olurken Fanta’nın genç ve dinamik olması. Volvo otomobillerinin güvenli olduğu, Fiat otomobillerinin satması kolay ve yedek parçasının rahat bulunduğunu Türkiye’de herkes tarafından bilinmektedir.

Algı süreci bu kullanıcılar üretilen sizin onlarda bıraktığınız intiba sonucu ortaya çıkar. Bundan dolayı zaman içerisinde değişim gösterebilir.

İnsanların davranışlarına yön vermek her zaman kolay olmayabilir. Bu konuda Robert B. Cialdini kaleme aldığı “İknanın Psikolojisi” kitabını okumanızı tavsiye ediyorum.

 

Bilinirlik

Bir ürün almak istediğinizde ilk akla gelen (ürün ile özdeşleşen) marka olmaktır. Bu kimi zaman o kategoride bir ilk başararak elde edersiniz. Kimi zaman da başarınızla diğer markaları geride bırakarak pazarda tek olarak elde edebilirsiniz. Bu sizin aynı zamanda jenerik marka olmanızı sağlar.

Örnek: Permatik, Selpak, Pimapen, Cif, Jelibon, Nescafe, Orkid, Zippo, Vileda, Google …

 

Peki, sizce kişilerde marka olabilir mi? Günümüzde “O bir marka!” dediğiniz birileri var mı? Yanıtlarınızı yorum kısmına bırakabilirsiniz.

Kaynaklar: researchandmarkets.com, turkpatent.gov.tr

 

Blogdaki son yazılar

Bir yorum yaz